30 Ekim Cuma günü saat 14.51’de Seferihisar ilçesi açıklarında 6.9 şiddetinde meydana gelen depremde 79 yurttaşımızı kaybettik, yüzlerce yaralımız var. Deprem sonrası zemin etütlerinin doğru düzgün yapılmadığını, yapı denetimin olmadığını ve sağlıklı yapılarda oturmadığımızı canlarımızı vererek bir kez daha acı bir şekilde görmüş olduk.
Depremle birlikte 20 bina yıkıldı, içlerinde daha birkaç senelik binalar bulunuyor. Tespit edilmediği için tam sayısını henüz bilmediğimiz ve büyük hasar alan binalar var.
İnsanın değil paranın, kârın, rantın ve avantanın değer olup hüküm sürdüğü kapitalizm, işyerlerinde, okullarda, hastanelerde yani her alanda emekçileri, yoksulları öldürmeye devam ediyor. Kâr hırsı ve sömürünün hiçbir zaman, depremde bile ara vermediğini görüyoruz.
Binlerce insanımızı kaybettiğimiz pandemi devam ederken deprem, şifa bulmak için gidilen hastaneleri de vurdu. İzmir Tepecik EAH Doğumevi binasında ağır hasarlar var, zaten yoğun ve ağır şartlar altında çalışan sağlık çalışanları bu binalarda çalışmaya mecbur bırakılıyor.
Deprem sırasında bazı işyerlerinde, AVM’lerde çalışan işçilerin ücretleri, deprem anında ve sonrasında dışarı çıktıkları süreler “çalışılmayan süre” olarak mesai ücretlerinden kesiliyor. Mavi Bahçe AVM’de hasar olmasına rağmen işçiler işe çağrılıyor.
Bayraklı Adliye binasında da ciddi hasar meydana gelmiş durumda, çalışanlar bugün etrafı toparlamak için adliyeye çağrılıyor ve çalışanların yarın bu sağlıksız binalarda hiçbir şey olmamış gibi çalışmaları bekleniyor.
Bayraklı Haydar Aliyev Caddesi’nde birçok ofisin bulunduğu binalarda yine ciddi hasarlar mevcut ancak insanlar, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne ulaşamıyor, telefonlara bir türlü cevap verilmiyor. Hasar tespiti yapılmamış sağlam olmayan bu binalara giriş çıkışlar hâlâ devam ediyor.
Eğitime bir hafta ara verildiği açıklanmasına rağmen özel okullarda öğretmenler çalışmaya çağrılıyor.
Tüm bunlar emekçiler açısından hiçbir şekilde kabul edilemez.
Bir an evvel hasar tespiti çalışmaları yapılmalı, hasarlı binalardan insanlar tahliye edilmeli ve sağlıklı koşullarda barınmaları için konutlar sağlanmalıdır. Şu an dışarıda, çadırlarda kalmak zorunda olan insanlarımıza yemek ve temel ihtiyaç malzemeleri düzenli bir şekilde temin edilmelidir. Hiçbir emekçi artçıların sürekli devam ettiği bu koşullarda, sağlam olmayan binalarda çalışmaya zorlanamaz, kendi canını kurtarmak için dışarı çıktığı süreler mesai ücretlerinden kesilemez.
Türkiye, her gün farklı şekillerde emekçileri öldüren bu yağma ve sömürü düzeninden bir an evvel kurtulmalıdır.
Türkiye Komünist Partisi İzmir İl Örgütü olarak halkımızı, tüm gücümüzle bu sömürü düzenine karşı birlikte mücadele etmeye ve depremin yarattığı hasarlar, kayıplarımız sonrası dayanışmaya, birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.
Türkiye Komünist Partisi
İzmir İl Örgütü