Eğitimde gericileşme ve özelleştirme tam gaz devam ediyor.
Her bir mahalle imam hatip okullarıyla; okullar öğretmen geçinen imamlarla ve zorunlusu-seçmelisi din dersleriyle, tüm müfredat bilim karşıtlığıyla ve gerici öğelerle kuşatılmış durumda. Gelinen noktada, eğitimin kalitesindeki düşüş ve akademik başarısızlık her yıl artıyor. Ulusal, uluslararası sınavlar açık şekilde bunu gösteriyor.
Her bir mahalle imam hatip okullarıyla; okullar öğretmen geçinen imamlarla ve zorunlusu-seçmelisi din dersleriyle, tüm müfredat bilim karşıtlığıyla ve gerici öğelerle kuşatılmış durumda. Gelinen noktada, eğitimin kalitesindeki düşüş ve akademik başarısızlık her yıl artıyor. Ulusal, uluslararası sınavlar açık şekilde bunu gösteriyor.
Çocukların eğitim hakkı ellerinden alınıyor
Zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılmasına rağmen, okula devamsızlık her geçen yıl artıyor. Çocuklarımız, okula devam etmesi gereken yaşta çalışmak veya evlenmek için okulu bırakıyor. Açık liseler yetmedi, artık açık ortaokullar da var. Önceden eğitim alamamış yetişkinlere verilmiş bir hak olan yaygın eğitim, artık okul çağındaki emekçi çocuklarının okuldan uzak tutulmalarının bir aracı haline gelmiş durumda.
Devlet okullarının yükü de ebeveynler üzerinde
Bir taraftan gericilikle eğitimin içeriğini kirletirlerken devlet okullarına ayrılması gereken milyonlarca liralık kamusal kaynağı özel okul patronlarına, gerici dernek ve vakıflara aktarıyorlar. Eğitimi kendi elleriyle, planlı ve programlı bir şekilde niteliksizleştirdiler. Sonra da kendi yarattıkları sorunları velilerin çözmesini istiyorlar. Diyorlar ki; “İngilizce kursu açacağım, para ver. Spor ve sanat etkinlikleri düzenleyeceğim, para ver. Deneme sınavı yapacağım, para ver. Okulda yemek çıkacak, para ver. Okula temizlik personeli alacağım, para ver”. Devlet verdiği desteklerle bir taraftan her köşe başında bir özel okulun açılmasına yol verirken, velilerin devlet okullarında okuyan çocukları için de yaptığı harcamalar yıldan yıla artıyor.
Eğitim haktır
Eğitim, piyasa koşullarına, patronların inisiyatifine terk edilemeyecek kadar önemli, kamusal bir sorumluluktur. Toplumun bütününün çıkarları gözetilerek, vatandaşlara parasız, bilimsel ve laik bir eğitim sunulması devletin sorumluluğudur. Yani eğitim bir haktır. Bugün içinde yaşadığımız kapitalist düzende ise devlet emekçilerin, çocukların haklarını değil, patronların çıkrlarını korumaktadırlar. Her alanda, eğitimde, sağlıkta, barınmada…
Nasıl ki bu düzende, bilim karşıtlığıyla ülkemizdeki deprem gerçeği göz ardı edilip rant uğruna yıkımlara yol açılıyorsa, eğitimde yarattıkları çöküşle çocuklarımızın geleceği için bir yıkıma sürüklüyorlar. Deprem sonrasında nasıl insanlara ‘başının çaresine bak’ diyorlarsa, eğitimde de aynı şeyi yapıyorlar. Paran varsa çocuğunu iyi okullarda okutursun, paran yoksa çocuğunu küçük yaşta mesleki eğitim adı altında çocuk işçi olmaya ya da imam hatiplere teslim edersin.
Çağrı!
Tüm velilerimize, öğretmenlerimize çağrımızdır. Çocuklarımızı cehalete, kötülüğe, patronların insafına terk etmemek için gericileştirme ve özelleştirmeye dur diyelim, örgütlenelim. Örgütlenelim ve mücadelemizi büyütelim ki, bu karanlığa karşı çocuklarımızın kamusal, bilimsel ve laik eğitim hakkını kazanalım!
Zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılmasına rağmen, okula devamsızlık her geçen yıl artıyor. Çocuklarımız, okula devam etmesi gereken yaşta çalışmak veya evlenmek için okulu bırakıyor. Açık liseler yetmedi, artık açık ortaokullar da var. Önceden eğitim alamamış yetişkinlere verilmiş bir hak olan yaygın eğitim, artık okul çağındaki emekçi çocuklarının okuldan uzak tutulmalarının bir aracı haline gelmiş durumda.
Devlet okullarının yükü de ebeveynler üzerinde
Bir taraftan gericilikle eğitimin içeriğini kirletirlerken devlet okullarına ayrılması gereken milyonlarca liralık kamusal kaynağı özel okul patronlarına, gerici dernek ve vakıflara aktarıyorlar. Eğitimi kendi elleriyle, planlı ve programlı bir şekilde niteliksizleştirdiler. Sonra da kendi yarattıkları sorunları velilerin çözmesini istiyorlar. Diyorlar ki; “İngilizce kursu açacağım, para ver. Spor ve sanat etkinlikleri düzenleyeceğim, para ver. Deneme sınavı yapacağım, para ver. Okulda yemek çıkacak, para ver. Okula temizlik personeli alacağım, para ver”. Devlet verdiği desteklerle bir taraftan her köşe başında bir özel okulun açılmasına yol verirken, velilerin devlet okullarında okuyan çocukları için de yaptığı harcamalar yıldan yıla artıyor.
Eğitim haktır
Eğitim, piyasa koşullarına, patronların inisiyatifine terk edilemeyecek kadar önemli, kamusal bir sorumluluktur. Toplumun bütününün çıkarları gözetilerek, vatandaşlara parasız, bilimsel ve laik bir eğitim sunulması devletin sorumluluğudur. Yani eğitim bir haktır. Bugün içinde yaşadığımız kapitalist düzende ise devlet emekçilerin, çocukların haklarını değil, patronların çıkrlarını korumaktadırlar. Her alanda, eğitimde, sağlıkta, barınmada…
Nasıl ki bu düzende, bilim karşıtlığıyla ülkemizdeki deprem gerçeği göz ardı edilip rant uğruna yıkımlara yol açılıyorsa, eğitimde yarattıkları çöküşle çocuklarımızın geleceği için bir yıkıma sürüklüyorlar. Deprem sonrasında nasıl insanlara ‘başının çaresine bak’ diyorlarsa, eğitimde de aynı şeyi yapıyorlar. Paran varsa çocuğunu iyi okullarda okutursun, paran yoksa çocuğunu küçük yaşta mesleki eğitim adı altında çocuk işçi olmaya ya da imam hatiplere teslim edersin.
Çağrı!
Tüm velilerimize, öğretmenlerimize çağrımızdır. Çocuklarımızı cehalete, kötülüğe, patronların insafına terk etmemek için gericileştirme ve özelleştirmeye dur diyelim, örgütlenelim. Örgütlenelim ve mücadelemizi büyütelim ki, bu karanlığa karşı çocuklarımızın kamusal, bilimsel ve laik eğitim hakkını kazanalım!
Türkiye Komünist Partisi